You may have to register before you can download all our books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Allah (cc) Nisa Suresi’nde elçilerin gönderiliş maksatlarını şöyle bildirir: “Elçiler; müjdeciler ve uyarıcılar olarak (gönderildi). Öyle ki elçilerden sonra insanların Allah’a karşı (savunacak) delilleri olmasın. Allah, üstün ve güçlü olandır, hikmet ve hüküm sahibidir.” Bu eserimizde Kur’an’da adı geçen Peygamberler içinde Ulu’l-Azm Peygamberler olarak bilinen Hz. Muhammed (sav), Hz. Nuh (as) Hz.İbrahim (as) Hz.Mûsâ (as) ve Hz.İsâ (as)ın hayatlarını ve mücadelelerini gözler önüne serdik.
Mükâşefetü’l-Kulûb konu itibariyle tasavvufî bir eserdir. İçerik itibariyle kalpleri hassas bir İslâmi hayata sevk etmeyi, oraya saf bir İslâmî hayatı sıkıştırmayı hedef edinen bir eserdir. Mükâşefetü’l-Kulûb bir “Kalpleri İhyâ” kitabıdır. Durumlarını tespit ve keşfedip aralayarak, ortaya çıkararak ıslaha çalışmayı öğreten bir eserdir. Tasavvuf kalp ile meşgul olan bir ilimdir. Malûmdur ki, kalp nasıl olursa dış âzâ ve yaşayış da ona uygun bir manzara arz eder. Allah Teâlâ’nın; “Her kulun kalbini günde birkaç kere kontrol ettiği” hadisinin mânâsına itibarla tasavvufta amellerin zuhur mahalli olan kalp ele alınmıştır...
Yığıldığın günlerin sonuna gelirsin. Düştüğün zeminden, çöktüğün kaldırım kenarından ayağa kalkarsın. Hayat beklemez çünkü. Ve daha ölmediysen, yaşıyor taklidi yapman gerekir. Bedenine yabancı kalırsın, aynaların üzerine örtüler atarsın. Görmeyesin kendini diye. Ve ellerini hiçbir şey ısıtmaz. Burnunu, kollarını, ayaklarını da. Soğuk sular iner omurgandan aşağı, bir yandan da alnın terler ama. “İyi misin?” sorusunu sormasınlar diye ara sokaklara, daha önce hiç geçmediğin yollara saparsın. Yabancılarla konuşur, en yakın olanından kaçarsın. Utanırsın, çünkü birinin utanması gerekir. Asiye Kabahat’ten Şarkılar Dinledin...
He tells of architecture, calligraphy, woodworking, and earthenware, but lays particular emphasis on the brilliant, underglaze-painted ceramics of Kutahya and the rich, piled carpets for which Turkey has been famed for centuries. While searching for the traits that define art and the stylistic complexities that characterize Turkish creativity, Glassie focuses on the artists and their theories and practices as well as the works they produce.
Ormanın İçinden, Denizin Kıyısından; hayat hızla akıp giderken görmediğimiz ayrıntılar, ancak yavaşlayınca seçilebilen güzellikler üzerine bir deneme. Kış, İlkbahar, Yaz ve Sonbahar isimli dört bölümden oluşan kitap, tıpkı bir yılın mevsimleri gibi rüzgarlar, bulutlar, kirazlar, güneşler, gülüşlerle dolu. Daha aheste bir yıl, daha müstesna bir ömür yaşamak isteyenlere sessiz bir çağrı.
Mevlânâ Celaleddin Rumi, Şems’in Tebrizli olmasından dolayı över Tebriz şehrini... Buradaki muhatabı elbette ki Şems-i Tebrizî’dir. O halde Şems kimdir? Hiç kuşkusuz Şems tarihî bir kişiliktir. Pir, yolcu, iradesinin ve muradının peşinden giden, coşkun yaradılışlı biridir. Ama aynı zamanda Mevlânâ’nın manevi doğurucusudur. Başka bir deyişle Mevlânâ’yı ikinci kere doğuran kişidir. Elinizdeki kitap, Şems-i Tebrizî’nin tasavvufî sözlerinden, fikirlerinden, menkıbelerinden, Mevlânâ ve diğer sûfîlerle konuşmalarından, hayatına dair anekdotlardan meydana gelir. Nasirüddin Sahibzamani’nin Hatt-ı Sevvum adıyla neşrettiği nüsha esas alınarak Türkçeye çevrilen bu kitap, Şems’in örtülü, içsel kişiliğinin bir çözümlemesi gibidir. O hattat üç çeşit hat yazdı: Birincisini kendisi okudu; başkaları okumadı. İkincisini kendisi de okudu; başkaları da. Üçüncüsünü ne kendi okudu ne de başkaları! (İşte) Bu üçüncüsü benim! Şems-i Tebrizî
Gözlem yeteneği ve zekâsıyla başına gelen olaylara komik bir çerçeveden bakan Özlem, on yıllık öğretmenlik döneminde yaşadığı hayal kırıklıkları ve genelde olumsuz insan ilişkileri nedeniyle başka bir sektörde çalışmayı ister. Ama bunun için sadece şikâyet etmekten ve evrene mesaj göndermekten fazlasını da yapmaz. Kendi tercihi ile otuzunu aşmış bir bekâr olduğuna ise yakın çevresi bile inanmaz. Bu yüzden kendisini birçok başarısız ‘koca bulma’ entrikalarının içinde bulur. Mutsuz, kararsız ve aşksız olduğu bir dönemde yakın arkadaşlarından Leman’ın seksen sekiz yaşındaki büyük teyzesi ile tanışır. Aynı zamanda çocukluk arkadaşı Buse de ortaya çıkar. Bu iki insan Özlem’e hem bir şeyleri değiştirebilme hem de yeni bir aşka yelken açma cesaretini verebilecek midir?