You may have to register before you can download all our books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
This book analyzes the effects of the latest technological advances in blockchain and artificial intelligence (AI) on business operations and strategies. Adopting an interdisciplinary approach, the contributions examine new developments that change the rules of traditional management. The chapters focus mainly on blockchain technologies and digital business in the "Industry 4.0" context, covering such topics as accounting, digitalization and use of AI in business operations and cybercrime. Intended for academics, blockchain experts, students and practitioners, the book helps business strategists design a path for future opportunities.
Aradan yirmi seneye yakın bir zaman geçti... Hatta harbin biraz gerisine, yedeklerden siperlere gönderileceğimiz geceden bir gece evvel, bana tevdi edilen bu sırrı, yirmi sene sakladım. Artık bu vakanın, bugün ne şahidi, ne de kahramanı var. Peki, Hüsrev Bey, niçin bu sırrı bana ifşa etmişti? Acaba, günün birinde yayınlanacağını mı ummuştu? Ne münasebetle? O zaman, bu imkan ve ihtimali söyleyecek olsalar, en evvel ben gülerdim. Vaziyet, bulunduğumuz mevki itibariyle, ben de, Hüsrev Bey’den daha az tehlikede değildim. Ben de onun kadar ölüm tehditleri altında yaşıyordum. Fakat, yine soracağım, Hüsrev bey, niçin bu sırrı bana ifşa etmişti?
Mahmut Yesari’nin romanlarında toplumsal olarak en çok işlenen konulardan bazıları ise Tanzimat’la başlayan Türk modernleşmesinin, Cumhuriyet’le birlikte köklü değişmelere sebep olduğu yıllarda yaşayan Mahmut Yesari, bu değişimler karşısında duyarsız kalmamış ve romanlarında sıklıkla bu konuya değinmiştir. Modernleşme ve dolayısıyla Batılılaşma sonucunda kendi toplumuna yabancılaşmış kişilere yer verir. Bu kişiler çoğunlukla, zevk ve eğlenceye düşkün, sürekli yabancı kelimeler kullanan, toplumsal ve kültürel değerlerle bağ kuramayan bir karaktere sahiptirler. Mahmut Yesari bazı romanlarında ise fabrika işçileri, köy ve köylü, i...
Mahmut Yesari’nin romanlarında toplumsal olarak en çok işlenen konulardan bazıları ise Tanzimat’la başlayan Türk modernleşmesinin, Cumhuriyet’le birlikte köklü değişmelere sebep olduğu yıllarda yaşayan Mahmut Yesari, bu değişimler karşısında duyarsız kalmamış ve romanlarında sıklıkla bu konuya değinmiştir. Modernleşme ve dolayısıyla Batılılaşma sonucunda kendi toplumuna yabancılaşmış kişilere yer verir. Bu kişiler çoğunlukla, zevk ve eğlenceye düşkün, sürekli yabancı kelimeler kullanan, toplumsal ve kültürel değerlerle bağ kuramayan bir karaktere sahiptirler. Mahmut Yesari bazı romanlarında ise fabrika işçileri, köy ve köylü, i...
Mahmut Yesari’nin romanlarında toplumsal olarak en çok işlenen konulardan bazıları ise Tanzimat’la başlayan Türk modernleşmesinin, Cumhuriyet’le birlikte köklü değişmelere sebep olduğu yıllarda yaşayan Mahmut Yesari, bu değişimler karşısında duyarsız kalmamış ve romanlarında sıklıkla bu konuya değinmiştir. Modernleşme ve dolayısıyla Batılılaşma sonucunda kendi toplumuna yabancılaşmış kişilere yer verir. Bu kişiler çoğunlukla, zevk ve eğlenceye düşkün, sürekli yabancı kelimeler kullanan, toplumsal ve kültürel değerlerle bağ kuramayan bir karaktere sahiptirler. Mahmut Yesari bazı romanlarında ise fabrika işçileri, köy ve köylü, i...
20 ADET KÜÇÜK HİKAYE: 1- AŞK YARIŞI 2- GECELEYİN SOKAKLAR 3- PENCERELERİN DİLİ 4- BATAKLARDA 5- HAYATTAN ENSTANTANELER 6- KIRLANGIÇLAR ! 7- MAHALLENİN NAMUSU 8- SEVDA İHTİKARI 9- YAKACIK MEKTUPLARI 10- ÇAPRAZIN ROMANI 11- BİR KEÇİYE BİR ADAM 12- KAHVECİNİN DERDİ 13- KÜR SAATLERİ 14- DÜĞÜNSÜZ KÖY 15- ZİYARET GÜNLERİ 16- AKŞAM GARİPLİĞİ 17- HASTA ARKADAŞIM 18- BEKLENEN DOSTLAR 19- BİR KAHKAHANIN SUÇU 20- YAŞAMAK KAYGISI AŞK YARIŞI - 1 - Gece saat bir... yağmurlu bir yaz gecesi... Bir otomobil, Şişli’nin tenha bir sokağına sapıyor ve köşeyi döner dönmez duruyor. Bir erkek sesi – (Şoföre) Hayır.. Durma... ilerideki büyük apartmanın önünde dur... Bir başka erkek sesi – İki adımlık yer... Yürürüm... Bir kadın sesi – Yağmur bardaktan boşanır gibi yağıyor... Sır sıklam olursunuz. Birinci erkek sesi – Haydi durma, çek... Otomobil, tarif edilen büyük apartmanın önünde durur.
- Neden korkayım? Artık, yaşamaktan bile korkmuyorum. Çünkü yaşamak, ölümden daha korkunç... Şu korku çok fena, hem çok muzır bir şey... İnsanların bütün korktukları başlarına geliyor... Hastalık, yalnızlık, her şey, her şey... Hiçbir şeyden korkmayanı, ne tehdit edebilir... - Sizi tanımıyorum! - Ben, sizleri, hepinizi çok iyi tanıyorum. Ovayı, aşağıları görmek için, dağa, yükseklere çıkmak lazım... Dağ başına çıktığınız vakit, gözleriniz kararıyor; başınız dönüyor... Dağ rüzgarları, insanın soluklarını kesiyor ve bir deniz gibi tutuyor... Buna alışıyorsunuz ve işte o zaman, merdivenden inerken gözleri kararan sinirli şehir insanı olmaktan kurtuluyorsunuz... Suadiye plajının önünden geçerlerken Melike, yol kenarına attığı kanlı mendili düşündü ve kahkaha ile güldü: Ziya, yine hayretini gizleyememişti: - Ne kadar şensiniz! - Hayata karşı kuvvetli olmak lazım... Siz de gülünüz!
Kendilerini kandıran ve büyük borca sokan bir tefeciden, iki arkadaşın intikam almak için yaptıkları anlatılıyor.
Nevres Vacit, kardeşine; ihtiyarlığın kadere razı oluşundan bahsederken bir ayıp gibi saklamak istiyordu. Çünkü kadere rızadaki feragat; bir bağış, kendiliğinden bir bahşediş, bir isyandı. İsyanda işte bu feragatin asaleti yoktu. İhtiyarlık hırsı denilen hayata tırnaklarını takıp, sonuna kadar didişmek, çırpınmak gibi neticesiz, hatta acınacak bir direnişten, ayak direyişten başka bir şey değildi. Hürrem Hakkı ise, ihtiyarlığı üzerine kondurmamasına rağmen, kuvvetin nerede başlayıp, nerede bittiğini biliyordu. O, yalnız burnunun ucuna konacak sinekleri avlamaya razı olmuş, yorgun, yaşlı köpekler gibi idi. Ürkütmemek, hatta ölü, leş ...