You may have to register before you can download all our books and magazines, click the sign up button below to create a free account.
Muhterem Okuyucularımız; İnsan, büyük bir muammâ… Sır küpü… Bir yönüyle ötelerin ötesinden haberler veren, sırlar taşıyan, nice üstünlük ve kemal sıfatlarına sahip kıymetli bir varlık… Bir yönüyle en sefil, en bayağı, en gaddar, en acınası, en nefret edilesi vicdansızlıkların merkezi… Hepsi insan… Dünyada akla hayale gelmeyen şenaatleri işleyenler de meleklerle yarışacak ulvîlik ve kemâle erenler de… Kendi annesine-babasına, kızına-çocuğuna saldıran, döven, öldüren de insan; bir karıncayı yerinden ettim diye tekrar konakladığı yere gidip onu buraya bırakan da… Hangi insan tipi, hangi medeniyetin mahsulü… Hangi insan tipi,...
Arz-ı mev’ûd, vaat edilen topraklar anlamına gelen bir tabirdir. Muharref Tevrat’ta yer alan ve başlangıçta Kenan diyarı olarak bilinen bu bölgenin sınırları tartışmalıdır. Modern çağın kanseri olarak görebileceğimiz Siyonizm’in ilham kaynağı arz- mev’ûd’dur. Ortadoğu’nun kalbine hançer gibi saplanmış terör devletinin yayılma ideolojisi de bu vaat edilmiş topraklar kavramına dayanmaktadır. Kur’ân’da herhangi bir kavme vaat edilmiş yerden daha ziyade Allah’ın vaadinin şartlarının öne çıkarıldığını görürüz. Arza belli bir kavim ya da millet değil sâlih kullar varis olacaktır. Herhangi bir yere varis olmak sabretmek ya da b...
İnsan, “ünsiyet”, yani dostluk, arkadaşlık kuran ve “nisyân” ile mâlul bir varlıktır. Nisyan, unutma ve gaflet hâlidir. İnsan kelimesinin mânâ kökünü oluşturan “ünsiyet” de, “nisyan” da insanın ayrılmaz parçalarıdır. O yalnızlığı sevmez, yalnız kalmaya dayanamaz. Her an yanında birisine ihtiyaç vardır. Bu yüzden Hazret-i Âdem, nîmetler yurdu olan cennete bile huzursuz olmuştur. Aslında insanın yanında olanlar, bir müddet sonra onun unutkanlığına da yardımcı olurlar. Kendini etrafındakilere kaptıran, gönlünü bunlarla gereğinden fazla meşgul eden insan, bir müddet sonra “bir an bile unutulmaması gereken” Rabbini unutur. Ba...
Muhterem Okuyucularımız Fetihler ve zaferlerle dolu bir aydayız. Tarihimiz, bizim iftihar kaynağımız… Ecdâdımız, bin küsur yıldır İslâm’ın sancaktarı ve hizmetkârı olmuş, İslâm’ın yayılması için gece-gündüz kalemleriyle, kılıçlarıyla, göz nuru ve alın terleriyle gayret göstermişler. Onlar, âdeta meskenet, tembellik, uyuşukluk nedir bilmeden çalışmışlar; içteki ve dıştaki düşmanlara hadlerini bildirmişler. Allâh’ın dinini yüceltmek (Îlâ-yı Kelimetullah) uğruna canla-başla mücadele etmişler. Bugün üzerinde yaşadığımız toprakları, câmi, medrese, imârethâne, han, hamam, kervansaray, çeşme, çarşı, bîmarhâne, küt�...
Muhterem Okuyucularımız Geçen sayımızdaki takdim yazısının son kısmında Ocak ve Şubat ayında ülkemizin başına gelen birkaç felakete dikkat çekmiş ve Rabbimizin af ve merhametine sığınmıştık. Receb Ayı’nı uğurladık, Şaban Ayı’nın içindeyiz ve bu ay itibariyle Ramazan Ayı’na da girmiş oluyoruz. Bu aylarda, Dünya olarak büyük bir imtihanın içindeyiz. Bu mübarek gün ve gecelerde inen rahmet, mağfiret ve lütuf hürmetine, Rabbimizden niyazımız şudur: Yâ Rabbi! “İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın. Belki de (tuttukları kö...
Muhterem Okuyucularımız; Tasavvufun gayesi, insanı, Allâh’ı seven ve Allâh’ın sevdiği kul kıvamına ulaştırmaktır. Allâh’ı seven kul; önce Allâh’a îman eder, O’nu tanımaya çalışır (mârifetullah), yaratılış maksadının O’na kulluk olduğunu bilir. Kalbiyle tasdik ettiği îman esaslarını dili ile ikrar eder, bütün organlarıyla o îmanın gereğini ihlasla, takvayla, Allâh’ı her an görüyormuşcasına (ihsan) severek ve hesap verme şuuruyla hayatına tatbik eder. O, birileri görsün diye yaşamaz. Her şeyi duyan ve her şeyi en ince teferruatına kadar bilen Allâh’ın, yaptıklarından haberdar olması kâfîdir. İbadetlerini birilerinin ...
Sözlerime hamd ile başlamayı diliyorum bu ay. Şükürden aciziz, çok mutluyuz. Ekim ayı ile birlikte GENÇ Dergimizin 13 senesi geride kalmış oldu, 14. senemize yani yeni kampanya dönemimize girmiş olduk. Her sene bu zamanlar, tarifsiz bir sevinç yaşadığımız doğrudur. Seviyoruz dergiciliği, seviyoruz güzel ekiplerle birlikte umutla yol almayı, seviyoruz insanları. Gücümüzün yettiği kadar hayırlarda koşturmaya gayret ediyoruz, dergimizde yer alan kıymetli yazılar, güzel sözler, ilham verici fikirler, nitelikli röportajlar vs. vesilesiyle dünyayı güzelleştirmeye, kalplere dokunmaya çabalıyoruz. Ekim ayları bizde değişim, yenilik aylarıdır. Gere...
Muhterem Okuyucularımız; Büyük bir dert, her aileyi az çok yakıp kavuruyor. Gençlerimize ulaşamıyoruz, onlarla ortak bir dil kuramıyoruz. Bizim sevdiklerimizi sevip bizim kızdıklarımıza kızmıyor; hayata, insanlara, dünyaya bizim gibi bakmıyorlar diye kendimizi yiyip bitiriyoruz. Evet, gençlerin dili her zaman farklı olmuştur. Bugün onları mest eden, bizden alıp uzaklara götüren türlü türlü câzibe unsurları; süslü püslü vitrinler, rengarenk ekranlar, ışıltılı şöhretler dünyası, her ne pahasına olursa olsun kısa yoldan elde edilen para, rahat ve konfor; insana tatlı bir gurur ve kibir veren makam ve mevkiler, her türlü zevkin sınırsızca ve �...
Muhterem Okuyucularımız; Konumuz, ömrün sayılı nefeslerine rağmen bitip tükenmek bilmeyen hayallerimiz, hedeflerimiz, arzu ve heveslerimiz… Beşer sözünü uzatmadan, en güzel ve en doğru söze kulak verelim: “…Ecelleri gelince ne bir saat geri kalabilirler, ne bir saat ileri gidebilirler.” (en-Nahl, 61) “Ey îman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allâh’ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanlardır. Herhangi birinize ölüm gelip de: «Rabbim, ne olur, ölümümü geciktirsen de, sadaka verip sâlihlerden olsam!» demeden önce, size verdiğimiz rızıktan harcayın. Allah eceli gelen bir kimseyi geri bırakmaz. Allah büt...
ALTINOLUK NİSAN 2023 HEM GÖZ ZEVKİ HEM ÖZ ZEVKİ Hacı Bayram Veli Hazretleri: “Çalabım bir şâr (şehir) yaratmış iki cihân âresinde (arasında)/Bakıcak dîdâr görünür ol şârın kenâresinde/Nâgehân ol şâra vardım ol şârı yapılır gördüm/Ben dahî bile yapıldım taş ü toprak âresinde” buyurmuş. Gönül imarı hayatımızın gayesidir. Ama yeryüzünü imar da bir diğer vazifemizdir. O yüzden biz gönül imarı ile maddi imarı birbirinden ayırmayız. Gönlü mamur olmayan yeri de mamur kılamaz, bunu bilir, bunu söyleriz. Ecdadımız Osmanlı gönlü mimar kılarak yeri mamur kılmanın şahikasıdır. Evleri hafif malzeme ile yaparken f...